top of page
Search

Nietzsche'nin Seyir Defteri; iyi ve Kötünün Ötesinde

  • Writer: Burcu Güven
    Burcu Güven
  • Sep 1, 2022
  • 3 min read

Updated: Sep 2, 2022

Bir yolculuğa çıktığını varsay, kendinle başbaşa.. Elinde bir bavul var, içinde miras aldığın iyi ve kötü kavramları. Yolculukta karşına çıkan her uçuruma bavulundan bir şey çıkarıp at. Önce neyi atardın? Yaşamın boyunca iyi olduğundan şüphe ettiğin bir düşünceyi mi? İnsanlığa kötülük getirir denilen yanlış bir inancı mı? Muhtemelen her seferinde atacak bir şey bulabilirsin. Yalnız, bavulun boşaldıkça karşılaştığın uçurumlar derinleşir. İçlerinden biri uçurumların en derini. Yine de seni korkutacak olan onun derinliğinden çok, insanı hipnoz eden cazibesi. Gerçek benliğini görünür kılmak için hipnoz olmayı kabul edebilirsin. Seni iyi ya da kötü biri yapacak olan uçurum ya canavarla savaşırken canavarın kendisi olmana neden olacak ya da bilgelikle zaferi kucaklamanı sağlayacak.. Kendini tüm ahlak sistemleri, inanç kaleleri ve yargılardan arındırdığında özgürlük ve bilgelik karanlık dipsiz bir kuyuyunun içinde katman katman düşmeye başlar. Özgürlük; bilgelik ve erdemle terbiye olana kadar savrulur iyi ve kötü, birbirine bulaşır. İyi ve kötü yeniden birbirinden keskin bir şekilde ayrılana kadar bulanıklaşır zihin görüntüsü.

Bir sonraki uyanış yolculuğu tamamlamak içindir. Bilincin kendini deneyimleyen saf bilinç olarak varlığını fark etmesiyle başlar. Tüm ahlaki yargılar, yanlış inanç sistemleri, korku ve öfkelerimizden soyutladığımız saf zihni uçurumun kenarında öylece bıraktık, uçurumdan bakan bir çift göz görene dek. Nietzsche'nin İyi ve Kötü'nün Ötesinde isimli kitabında kullandığı zor bir aforizma vardır; "Eğer bir uçuruma uzun süre bakarsan, uçurumda sana bakar." Ee ne yapacağız şimdi? Der gibi. :) Her şeyden soyutlanmış zihin neye göre karar verecek? İyi ve kötü eylemi kim, nasıl belirleyecek? Sadece sezgiyle adaletli davranmak mümkün mü? Uçurumun gözleri bize iyi ve kötü diye bildiğimiz her şeyle savaşmamız için cesaret verirken aynı zamanda kendi etik yargılarımızı ortaya koyamazsak eğer oldukça rahatsız edici bir boyuta evrilebilir. Nietzsche übermensch(üst insanı) anlatırken zihnini kalıplaşmış inanç sistemlerinden soyutlayan bireyin aynı zamanda sezgisel görüyle, kendi aklıyla karar veren kişi olması gerektiğini söyler. Oysa evrensel etik bile sorunludur, tıpkı diğer inanç sistemlerinde olduğu gibi bazı dayatmalar vardır. Bireye düşünme fırsatı vermediği için üst insan olmanın önünde de bir engeldir. Kantçı evrensel etik nasıl davranmamız gerektiğini belirleyen ahlak ilkeleri ve ödevlerin olması gerektiğini savunur. Tüm inanç sistemimizi masaya yatırırken nasıl bir etik mümkün? diye düşünmeliyiz. Bu, aynı zamanda insan davranışları hakkında bir çok soruyu da beraberinde getirecektir. Başkasına karşı davranışlarımızı önceden belirlenmiş kurallardan oluşan etik anlayışa dayanıyorsa eğer ona gerçek anlamda etik diyebilir miyiz? Evrensel etik kurallara uygun davranmak fayda getirdiği için iyi olabilir ama kurallara uygun davranan kişiye iyi bir insandır diyebilir miyiz? Bugünlerde üzerine çokça düşündüğüm bir teori evrensel etik anlayışın aslında tam da evrensel olması nedeniye etiğin doğasına aykırı olduğu yönünde bir temellendirmeye dayanıyor. Kantçı teoriye göre etik eylem ödevdir. Evrensel etik öyle olması gerektiği için uyulan bir dizi kuralı içinde barındırır. Üzerine çoktan düşünülmüş kurallar. Bağlama ve koşullara göre değişmeyen ilkeler. Oysa etik kişinin içinden gelen bir şey olmalı. Duygusal bir etikten bahsediyorum. Teorisyenler bu yeni etik anlayışa özen gösterme etiği diyorlar. Karşımızdakini, hayvanı, ağacı, insanı, doğayı gerçekten önemsediğimiz özenli bir etik anlayış. Diğerinin ihtiyaçlarının farkında olarak, duygudan ve empatinin kendisinden doğan bir davranış biçimi. Daha çok araştırmaya ve üzerinde düşünmeye ihtiyaç var, özen gösterme etiği bireyin birey olarak tamamlanabilmesi ve üst insan olabilmesi için öncül gibi görünüyor. Birileri öyle olmasını buyuruyor diye değil, kendi akıl süzgecimizden geçirerek karar verdiğimiz, daha çok birey olmayı deneyimlememize fırsat veren yeni bir etik bakışla insanı, hayvanı, doğayı ve diğer her şeyi anlayabilme yeteneğimizi geliştirebiliriz. Böylece uçurum gözlerini üzerimize diktiğinde ne yapmamız gerektiğini biliriz. Belirlenmiş durum ve kurallar vardır ama belirlenmemiş bir durum ortaya çıktığında nasıl davranmamız gerektiğiyle ilgili düşünüp seçim yapabilme yeteneğimiz insan olma kapasitemizle doğru orantılıdır. Gerçekte nasıl birisi olduğumuzu gösteren şey bu tür anlarda yaptığımız seçimlerdir.


 
 
 

Comments


Post: Blog2_Post
  • Facebook
  • Twitter
  • LinkedIn

©2020 by PhiloArtDrama. Proudly created with Wix.com

bottom of page